Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para Rumlar'a 7 milyar Euro'yu Türkiye versin - Para Haberleri

        Bugün bütün Avrupa ve finans piyasaları vizyondaki tek bir filme odaklanmış durumda: Er Güney Kıbrıs'ı Kurtarmak...

        Çok ilginç pazarlıkların ardından yılan hikayesine dönen ve Avrupa'yı "servete vergi uygulayan birlik" damgası ile karşı karşıya bırakan bu sınavda, Güney Kıbrıs'tan mevduata uygulanması istenen vergi, Rum Meclisi'nden veto yedi.

        Önümüzdeki birkaç saatte yaşanacaklar ise belki de Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin kaderini belirleyecek.

        CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI!

        Bu bölgedeki en büyük mudi olan Ruslar, Güney Kıbrıs'ı mevduata vergi koymadan kurtarmak için görüşmeler yapıyor.

        AB ise canhıraş bir şekilde mevduata vergi uygulamasının sadece Rum Kesimi'ne özgü bir durum olduğunu, Avrupa'nın servete asla vergi koymak gibi bir planı olmadığını uluslararası yatırımcılara anlatmaya çalışıyor. Fakat cin şişeden bir kere çıktığı için uluslararası sermaye, "Şimdi değilse de ileride bunu yapabilirsin" diyerek Avrupa dışında alternatifler arayabileceği tehditlerini savuruyor.

        Dünyanın en büyük siyasi ve ekonomik birliklerinden biri olan AB ile Güney Kıbrıs arasındaki süreç hepi topu 7 milyar Euro'luk bir kaynak yaratma noktasında sıkıştı. Yani Rumlar bu 7 milyar Euro'yu mevduata getireceği bir vergi ile veya başka bir yöntemle bulursa kurtarma mekanizmasının tıkanan kanalı aşılacak.

        TIM ASH: 7 MİLYAR EURO'YU TÜRKİYE VERSİN, KARŞILIĞINDA DA...

        Daha çok bir deli saçmasına dönen süreç Türkiye'yi de çok yakından izleyen bir yabancı ekonomistin enteresan bir önerisini de beraberinde getirdi. Standard Bank Gelişen Ülkeler Araştırma Müdürü Tim Ash, Güney Kıbrıs'ın borç krizine ilginç çözüm önerisini sundu.

        Güney Kıbrıs'ın borç kriziyle ilgili bir makale yayınlayan Tim Ash, makalesinde "Türkiye Güney Kıbrıs'a 7 milyar Euro'yu versin. Ada'nın iki tarafı yeniden masaya otursun ve Annan Planı tekrar tartışılsın. Ayrıca Türkiye, İsrail-Rusya ve Güney Kıbrıs ortaklığında Akdeniz'de gerilim yaratan doğalgaz sondajı Türkiye'ye de açılsın" şeklinde özetlenebilecek bir senaryo ortaya attı.

        Ash makalesinde şu senaryoya yer verdi;

        "Kriz zamanlarında gerçek dostların kim olduklarını anlarsınız.Türkiye Güney Kıbrıs'a 7 milyar euro verecek, bunun karşılığında ise Güney Kıbrıs Annan Barış Planı'na "evet" oyu verecek."

        Ash, planın kabul edilmesi halinde Türkiye'nin her yıl Kıbrıs'a ödediğiaskeri harcamalardan kurtulacağını ve AB üyeliği önündeki engellerin kalkacağını öngördü.

        Ash ayrıca,"Adada barış ve birleşme güneydeki enerji rezervlerini Türklere açacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

        SEMPATİK SENARYO: NEREDEN NEREYE!

        İlk başta oldukça sempatik görünen ve magazin yönü oldukça kuvvetli bu senaryo, işin derinine inildiğinde gerçekçi mi? Bir yabancı ekonomistin milli duygulara hitap eden bir senaryosu aslında oldukça sempatik. Çünkü 1974'ten bu yana Ada'nın Kuzey tarafını tek başına sırtlayan, uygulanan ambargolara rağmen ayakta tutan ve dünyanın tanımadığı bir devleti, devlet olarak her platformda savunan Türkiye'ye karşılık AB üyesi Yunanistan'dan yıllardır aldığı destek yetmiyormuş gibi, Ada'daki tüm çözümsüzlük sürecine rağmen AB üyesi olan ve birliğin milyarlarca Euro'luk fonlarından sınırsız faydalanan ve buna rağmen batan bir Rum Kesimi... Şu anda Türkiye'nin rahatlıkla çıkarıp verebileceği 7 milyar Euro'ya muhtaçken, Yunanistan'ın bile bu parayı çıkarıp verebilecek bir durumu bulunmuyor.

        Peki Türkiye gerçekten 7 milyar Euro'ya Güney Kıbrıs'tan Annan Planı'na "evet" oyu alabilir mi?

        Ya da belki de sorulması gereken soru şu: Türkiye Annan Planı'na "evet" almak için 7 milyar Euro öder mi?

        AYŞE'NİN 6.5 MİLYAR DOLARLIK TATİLNDEN SONRA RUMLARA 7 MİLYAR EURO...

        1974'te Ayşe Tatile Çıksın koduyla başlayan Barış Harekatı'ndan bugüne Ada'nın Kuzey tarafına 6.5 milyar dolardan fazla karşılıksız yardım ve kredi akıtan Türkiye'nin 7 milyar Euro'luk yardım teklifine Rumlar ne yanıt verir? Ya da böyle bir senaryoyu tartışmak bile abesle iştigal midir?

        Bu soruları önde gelen ekonomistlerden bazılarına sordum.

        Ortak kanaat, Ash'in önerisinin diplomatik ve siyasi altyapısı yeterince düşünülmeden çizilmiş bir senaryo olduğu yönünde...

        ALİ İHSAN GELBERİ: DİPLOMATİK ALTYAPISI VAR MI?

        Örneğin Garanti Bankası Araştırma Koordinatörü Ali İhsan Gelberi, bu olayın ekonomik olmaktan çok siyasi bir olay olduğunu söylüyor ve soruyor: Bunun diplomatik altyapısı var mı yok mu?

        Bizim Güney Kıbrıs’la diplomatik ilişkilerimiz bunu yapmaya imkan verir mi? Bunlara bakmak gerekiyor.

        "BİZ TEKLİF ETSEK DE RUMLAR İSTEMEZ"

        "Böyle bir şey bence mümkün değil. Biz teklif etsek de böyle bir şeyin Güney Kıbrıs Rum Kesimi tarafından kabul edilmeyeceğini düşünüyorum" diyen Gelberi, sonuç itibariyle Güney Kıbrıs'ın şu anda AB üyesi bir ülke olduğunu ve böyle bir senaryoda Güney Kıbrıs'ın mı AB üyesi olmaktan çıkacağı, yoksa KKTC'nin mi AB üyesi olacağı sorularının yanıtsız kaldığını vurguluyor.

        "HANGİ ANNAN PLANI?"

        "Bu olay öyle 7 milyar Euro'luk bir olay değil. Yani siyasi yapısı itibariyle böyle bir şey öyle söylendiği kadar kolay bir olay değil" diyen Gelberi, "Onun yerine Türk bankalarından birinin Güney Kıbrıs’taki batık bankalardan birini almaya talip olmasının" belki o da belki daha tartışılabilir bir konu olduğunu söylüyor. Ayrıca Gelberi'nin hatırlattığı bir kritik nokta daha var. O da şu: Şu anda Annan planının hiçbir geçerliliği kalmadı. O sürecin ardından Güney Kıbrıs AB’ye üye oldu. Tekrar oraya dönmek mümkün değil.

        GÜLAY ELİF GİRGİN: KONU 7 MİLYAR EURO DEĞİL, ORTADA BİR DERS VAR

        Önemli bir ekonomiste daha kulak verelim. Ata Invest Şef Ekonomisti Gülay Elif Girgin, bu konuyu ilk duyduğunda şaka olarak algıladığını ve üzerine pek kafa yormadığını, fakat uluslararası siyasette her şeyin "Parası neyse verelim" şeklinde yürümediğini hatırlatıyor.

        Güney Kıbrıs'taki sorunun aslında bugün ön planda olan parasal miktardan (7 milyar Euro) çok daha farklı yapısal problemlerden kaynaklandığını söyleyen Girgin, "Paranın ötesinde bir sorun var. Bilançoların 3-5 katına çıktığı bir yapıda bu paralar aslında bozuk para. Burada bazı ülkelere bir ders verme amacı var. Gerçekten bazı ülkelerde yapısal sorunlar var. Yoksa 7 milyar Euro bu büyüklükteki birlikler için 5 saniye içerisinde kararı verilebilecek bir para" noktasının altını çiziyor.

        Burada tekrar ben devreye gireyim. Peki nedir bu ders?

        Sadece Güney Kıbrıs değil, bugüne kadar bütçe yönetememe ve AB'ye üretim katkısı sağlamadan Avrupa fonlarıyla ülke olma çabasında olan ve sonuçta kriz aşamasına gelen ülkelerin sadece son halkası Rumlar. Bundan önceki örneklere Yunanistan, Portekiz, belki İspanya ve hatta İtalya bile eklenebilir.

        İşte Güney Kıbrıs, AB'nin kendisini krize sokacak bir bütçe büyüklüğü taşımadan, yani aslında çok büyük bir risk almadan Avrupa'nın tembellerine "Ayağınızı denk alın" mesajını verdiği bir kum çuvalı belki de.

        Avrupa'da genel bir "üretmeme ve verimlilik sorunu" olduğunu savunan Girgin, şu anda Rusya ile Güney Kıbrıs'ın konuşma evresinde olduğunu da hatırlatıyor.

        "TÜRK BANKALARI BU BATAKLIĞA GİRMEZ"

        Peki zor durumda olan Güney Kıbrıs bankaları için bugün Rus veya Yunan bankalarının özne olarak kullanıldığı bir satın alma senaryosu bir Türk bankası için de geçerli olur mu? Ya da cümleyi karmaşıklıktan çıkarmak gerekirse, "Bir Türk bankası bir Rum bankasını satın alır mı veya almalı mı?"

        Girgin, Güney Kıbrıs'ı bir bataklığa benzetiyor. Türk bankalarının 2001 krizinden sonra yaşadıklarını ve BDDK’nın aldığı önlemleri ve getirdiği kuralları düşündüğümüzde bizim bankaların asla böyle bir bataklığa girmeyeceklerini savunuyor. BDDK'nın da böyle bir şeye izin vermeyeceğine dikkat çeken Girgin, "Türkiye ciddi acılar yaşadı. Türk bankalarının bu seviyeye gelmesi 10 yıllık acı dolu bir sürecin sonucu. Şu anda karlar güzel. Ekonomi canlanma noktasında. Asıl uluslararası bankalar Türkiye'ye gelmek için sürekli fırsat kolluyor. Güney Kıbrıs’ta ise durumun ne olacağı belli değil. Yunanistan da aynı şekilde. Türk bankalarının böyle bir risk alacağını sanmıyorum. Dertsiz başlarına dert alırlar mı bilemiyorum" diyor.

        ASH'İN SENARYOSU: MİLLİ GURUR OKŞAMA SENARYOSU

        Yani sonuç olarak Tim Ash tarafından bence biraz fantezi şeklinde geliştirilmiş bir senaryo, aslında Rumlar-Türkiye-KKTC üçgeninin siyasi ve diplomatik gerçeklerine hiç mi hiç uymuyor. Ama elbette yaratabileceği sansasyon açısından bakarsak, oldukça magazin yönü kuvvetli ve milli duyguları biraz okşayan bir senaryo.

        KÜÇÜCÜK ADA DÜNYAYI NEDEN SALLADI!
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ